Hülya Avşar

Pazartesi, Eylül 11, 2006

Şehit anneleri mektup

"Bir anne, bu ülkenin nimetlerinden yararlanan bir vatandaş ve ülkesini seven, her türlü şarta rağmen insanlığa faydalı olmak isteyen, üretmek için özel yaşamının yarısından çoğunu feda eden bir sanatçı olarak yazıyorum; Yazıyorum, çünkü artık ateş düştüğü yeri yakmakla kalmıyor, yavaş yavaş her yere sıçrıyor. Benim, anne olarak yüreğim böylesine acırken, o ateşlerin düştüğü yeri; o anaların yüreğini düşünün; O elleri öpülesi şehit analarının yüreklerini; Günlerdir gözüme uyku girmiyor. Hiçbir şeye konsantre olamıyorum. Şehit analarını ve onların gözlerinden sakındıkları şehit evlatlarını düşünüyorum. O evlatların nasıl büyüdüğünü, hangi fedakarlıklarla büyütüldüklerini düşündükçe aklımı yitirecek gibi oluyorum; Gözü yaşlı insanlar varken, ne olacağımızı bilmezken hayatı nasıl görmemezlikten gelebiliriz ki?

Neden Çelik Yelek Yok?

Yüreğim üzüntülü, yüreğim anaların acısına, yüreğindeki yangına ortak. Onları emzirirken bir gün tabuta koyacaklarını hiç akıllarına getirmeyen, ufacık ateşlendiklerinde sabahlara kadar uyumayan, onlar için damatlık hayalleri, torun hayalleri kuran, hergün avuçlarını açıp dualar eden, tezkereyi aldığı gün onun en sevdiği yemekleri yapmayı hayal eden anaların, bizler güvende yaşayalım diye oğullarını askere gönderen anaların bilmesini istiyorum ki, onlarla beraber bu acıyı taşıyorum, yaşıyorum. Onlara sabır diliyorum. Bir sanatçı olarak ben de onlar gibi çığlık atıyorum: Yeteeeerrr Lütfen bitsin artık bu acılar; Kendime bir soru soruyor, yanıtını bulamıyorum: Bu çocuklar, neden çelik yelekli değiller? Biz bu ülkenin duyarlı vatandaşları olarak bu ülkeye verdiklerimizin, ödediğimiz vergilerin karşılığını tabut olarak beklemiyoruz. Askerimiz korunsun, ülkemiz korunsun diye veriyoruz. Artık şehit vermek, şehit annelerinin feryadını duymak istemiyoruz."

SABAH

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home